Su’da’I-Mürriyye radıyallahu anha anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam’ın vefatından sonra Hz. Ömer, (bir gün kocam) Talha’ya uğradı. (Onu üzgün bularak:) “Neyin var, niye üzgünsün? Amca oğlun (Ebu Bekr’in) halife oluşu mu seni üzdü?” dedi. Talha: “Hayır! Lakin ben Resûlullah aleyhissalatu vesselam’ın: “Ben bir kelime biliyorum, her kim ölümü anında onu söylerse mutlaka amel defteri için bir nur olur ve onun cesedi ve ruhu, ölüm anında o kelime sebebiyle bir rıza, bir rahmet bulacaktır” buyurduğunu işittim” dedi. Ben bu kelimenin ne olduğunu o ölünceye kadar sormadım. (İşte bunun için üzgünüm)” dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer: “Ben o kelimeyi biliyorum. O, Resûlullah aleyhissaltu vesselam’ın amcası (Ebu Talib)e vefatı anında teklif ettiği kelime-i tevhiddir. Eğer Resülııllah aleyhissalatu vesselam, amcası için, kelime-i tevhidden daha kurtarıcı bir şey bilseydi onu (söylemesini) emrederdi” dedi.”