(Hadis-i Şerif [5456])

Hani Mevla Osman İbnu Affan radıyallahu anh anlatıyor: “Hz. Osman radıyallahu anh, bir kabrin üzerinde durunca sakalı ıslanıncaya kadar ağlardı. Kendisine: “Cenneti ve cehennemi hatırladığın vakit ağlamıyorsun, fakat kabri hatırlayınca ağlıyorsun!” dediler. Bunun üzerine: “Çünkü Resûlullah aleyhissalatu vesselam’ın şöyle söylediğini işittim: “Kabir, ahiret menzillerinin birinci menzilidir. Kişi ondan kurtulabilirse, ondan sonrakiler daha kolaydır. Ondan kurtulamazsa […]

Devamını Oku

(Hadis-i Şerif [5457])

Hz. Ali radıyallahu anh anlatıyor: “Şu ayet ininceye kadar kabir azabından şüphelenmeye devam etmiştik. (Mealen): “Sayınızın çokluğuyla övünmek sizi oyaladı. Öyle ki, kabirleri ziyaret ettiniz.”

Devamını Oku

(Hadis-i Şerif [5458])

Hz. Aişe radıyallahu anha’nın anlattığına göre, bir yahudi kadın, yanına girdi. Kabir azabından bahsederek: “Seni kabir azabından Allah korusun!” dedi. Aişe de Resûlullah aleyhissalatu vesselam’a kabir azabından sordu. Aleyhissalatu vesselam: “Evet, kabir azabı haktır. Onlar kabirde azap çekerler, onların azabını hayvanlar işitir!” buyurdu. Hz. Aişe der ki: “Bundan sonra Aleyhissalatu vesselam’ı namaz kılıp da, namazında […]

Devamını Oku

(Hadis-i Şerif [5459])

İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor “Resûlullah aleyhissalatu vesselam (bir gün) iki kabre uğradı ve: “(Bunlarda yatanlar) azab çekiyorlar. Azabları da büyük bir günahtan değil” buyurdular. Sonra sözlerine şöyle devam ettiler: “Evet! Biri, nemimede (laf getirip götürmede) bulunurdu. Diğeri de idrar sıçrantısına karşı korunmazdı.” Aleyhissalatu vesselam sonra yaş bir hurma dalı istedi, ikiye böldü. Birini birinin […]

Devamını Oku

(Hadis-i Şerif [5460])

İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Sizden biri ölünce, kendisine akşam ve sabah (cennet veya cehennemdeki) yeri arzedilir. Cennet ehlinden ise, (yeri) cennet ehlinin (yeridir), ateş ehlinden ise (yeri) ateş ehlinin (yeridir). Kendisine: “Allah seni Kıyamet günü diriltinceye kadar senin yerin işte budur!” denilir.”

Devamını Oku

(Hadis-i Şerif [5461])

Zeyd İbnu Sabit radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam, bizimle birlikte, Beni Neccar’a ait bir bahçede bulunduğu sırada bindiği katır, onu aniden saptırdı, nerdeyse (sırtından yere) atacaktı. Karşısında beş veya altı kabir vardı. Aleyhissalatu vesselam: “Bu kabirlerin sahiplerini bilen var mı?” buyurdular. Bir adam: “Ben biliyorum!” deyince, Aleyhissalatu vesselam: “Ne zaman öldüler?” dedi. Adam: “Şirk […]

Devamını Oku

(Hadis-i Şerif [5462])

Ebu Eyyub el-Ensari radıyallahu anh anlatıyor: “Güneş battıktan sonra, Resûlullah aleyhissalatu vesselam çıkmıştı, bir ses işitti: “Bu, kabirlerinde azab çeken yahudiler(in sesidir)!” buyurdular.”

Devamını Oku

(Hadis-i Şerif [5463])

Nesai. Hz. Enes radıyallahu anh’tan naklediyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam bir kabirden bir ses işitmişti: “Bu ne zaman öldü? (Bileniniz var mı?” buyurdular. “Cahiliye devrinde!” dediler. Bu cevaba sevindi ve: “Eğer birbirinizi defnetmemenizden korkmasaydım kabir azabını size de işittirmesi için dua ederdim” buyurdular.”

Devamını Oku