(Hadis-i Şerif [1928])

Ebu’l- Uşera Üsame İbnu Malik İbnu Kahtam babasından anlatıyor: “Ey Allah’ın Resülü, dedim, kesme işi sadece boğazdan ve gırtlaktan (lebbe) değil midir, (hayvanın başka yerinden de olur mu?)” Şu cevabı verdi: “(Mızrağını hayvanın) dizine saplarsan sana o da kifayet eder.” Tirmizi: “Bu, zarüret haline mahsustur” der. Ebu Davud da: “Bu, (yüksekten) düşen bir hayvanın kesimiyle […]

Devamını Oku

(Hadis-i Şerif [1929])

İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) buyurdular ki: “Elinde (tasarrufunda) olduğu halde (normal kesişten) seni aciz bırakan şey av gibidir.” (Yine İbnu Abbas), kuyuya düşen bir deve hakkında: “Neresinden gücün yeterse kes!” demiştir. Hz. Ali, İbnu Ömer ve Hz. Aişe (radıyallahu anhüm) de bu görüşte idiler. İbnu Abbas, İbnu Ömer ve Enes (radıyallahu anhüm): “Boğazdan kesmeye başlayınca […]

Devamını Oku

(Hadis-i Şerif [1930])

El-Hudri (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatü vesselam)’a sorularak dendi ki: “Biz deve, sığır ve davarı, karınlarında cenin olduğu halde boğazlıyoruz. Cenini yiyelim mi, atalım mı?” Şu cevabı verdi: “Dilerseniz yiyin. Zira onların tezkiyesi (temiz ve helal olmaları) annelerinin tezkiyesine tabidir.”

Devamını Oku

(Hadis-i Şerif [1931])

Hz. İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) buyurmuştur ki: “Bir deve kesildiği zaman karnındaki yavrunun tezkiyesi, devenin tezkiyesine tabidir, yeter ki yavrunun hilkati (bütün uzuvlarının çıkmasıyla) tamamlanmış, tüyleri de bitmiş olsun. Yavru annenin karnından çıkınca (yine de hemen) kesilir, ta ki içteki kan çıksın.”

Devamını Oku