Ma’dan İbnu Ebi Talha anlatıyor: “Hz. Ömer (radıyallahu anh), cuma günü hutbe verdi. Önce Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)’ı hatırlattı, sonra Hz. Ebû Bekir (radıyallahu anh)’i andı. Sonra da şunları söyledi: “Ben rüyamda bir horoz gördüm, bana üç gaga vurdu. Bunu, ecelim yaklaştı diye yordum. Bazı kimseler, yerime birini seçmemi söylüyorlar, Allah ne dini, ne hilafetini, ne […]
ULEFA-İ RÂŞİDÎN VE ONLARIN SEÇİMLERİ
(Hadis-i Şerif [1715])
Hz. Aişe (radıyallahu anh ) anlatıyor: “Hz. Ebû Bekir (radıyallahu anh), ölüm anı yaklaşınca (muhtazar olunca), Hz. Ömer’i çağırttı ve: “Ey Ömer, ben Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)’ın ashabı üzerine seni halife seçiyorum. Mizanı ağır olan, hakka uyması sebebiyle kıyamet günü mizanı ağır basacak ve ağırlık kendine olacak kimsedir. Sadece hakkın girdiği mizanın ağır olması da hak […]
(Hadis-i Şerif [1716])
Ma’dan İbnu Ebi Talha anlatıyor: “Hz. Ömer (radıyallahu anh), cuma günü hutbe verdi. Önce Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)’ı hatırlattı, sonra Hz. Ebû Bekir (radıyallahu anh)’i andı. Sonra da şunları söyledi: “Ben rüyamda bir horoz gördüm, bana üç gaga vurdu. Bunu, ecelim yaklaştı diye yordum. Bazı kimseler, yerime birini seçmemi söylüyorlar, Allah ne dini, ne hilafetini, ne […]
(Hadis-i Şerif [1717])
Abdullah İbnu Selam (radıyallahu anh) anlatıyor: “Hz. Osman (radıyallahu anh) muhasara edildiğn zaman, namaz kıldırma işine Hz. Ebû Hüreyre (radıyallahu anh)’yi tayin etti. Bazan Hz. İbnu Abbas kıldırıyordu. Sonra, Hz. Osman (isyancılara) elçi yollayıp, benden ne istiyorsunuz? diye sordu. Onlar: “Hilafetten ayrılmanı istiyoruz” dediler. O da: “Allah’ın bana giydirdiği bir kaftanı çıkarmam” diyerek reddetti. “Onlar […]
(Hadis-i Şerif [1718])
Hasan Basri (rahimehullah) hazretleri anlatıyor: “Hasan İbnu Ali, vallahi Hz. Muaviye (radıyallahu anhüma)’yi dağlar gibi büyük askeri birliklerle karşıladı. Bunun üzerine Amr İbnu’1-As, Hz. Muauiye ye: “Ben vallahi, öyle askeri birlikler görüyorum ki, bunlar kendileri gibi (sayıca ve keyfıyetçe) akran olan birlikleri öldürmedikçe geri dönmezler” dedi. Muaviye de Amr (radıyallahu anh)’a -ki vallahi Hz. Muaviye […]
(Hadis-i Şerif [1707])
İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Hz. Ali (radıyallahu anh), Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)’ı rahmeti Rahman’a kavuşturan hastalığı sırasında yanından dışarı çıktı. (Dışarıda bekleyen) halk: “Ey Ebû’1-Hasan, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ne durumda?” diye sodular. “Allah’a hamdolsun iyileşti!” dedi. Hz. Abbas (radıyallahu anh) elinden tuttu. Ve: “Üç gün sonra Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ölecek, sen bir başkasına) me’mur olacaksın. […]
(Hadis-i Şerif [1708])
Cübeyr İbnu Mut’im (radıyallahu anh) anlatıyor: “Bir kadın, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)’a gelerek bir hususta kendi siyle konuştu. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), (kendisine) tekrar gelmesini emretti. Bunun üzerine kadın: “Ya seni bulamazsam!” dedi. Kadın ( bu sözüyle) sanki ölümü kasdetmişti, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): “Eğer beni bulamazsan, Ebu Bekir’e uğra!” diye cevap verdi.”
(Hadis-i Şerif [1709])
Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) vefat ettiği zaman, babam Ebû Bekir (radıyallahu anh), Mescid-i Nebi’den bir mil kadar uzaklıkta olan) Sunh nam mevkide idi-ki Aliye (denen Medine’nin yüksek kısmını ki burası Hazrec’e mensüp Beni’l-Harise’nin menzillerinin bulunduğu mevki)yi kasdetmektedir-Hz. Ömer (radıyallahu anh) kalkıp : “Vallahi Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) vefat etmedi. Allah mutlaka onu […]
(Hadis-i Şerif [1710])
İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor; “Ben, Muhacirler’den bir çoğundan Kur’an öğreniyordum. Abdurrahman İbnu Avf, onlardan biri idi. (Ben Mina’da onun menzilinde iken, o da, Hz. Ömer’in son defa yapmış olduğu haccda onun yanında idi. Abdurrahman yanıma dönüşte:) “Bugün Hz. Ömer’in yanına gelen bir adamı keşke sen de görseydin. Dedi ki: “Ey mü’minlerin emiri, bir adam […]
(Hadis-i Şerif [1711])
Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Hz. Fatıma ve Hz. Abbas (radıyallahu anhüma) Hz. Ebû Bekir (radıyallahu anh)’e uğrayıp, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)’tan kendilerine kalan mirası sordular. Hz. Ebû Bekir (radıyallahu anh) onlara: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)’ın: “Bize kimse varis olamaz, bıraktıklarımız hep sadakadır. Ancak Al-i Muhammed bu maldan (ihtiyacı kadarını) yer” dediğini işittim. Allah’a yemin olsun Resûlullah […]