İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Hz. Ebu Bekir (radıyallahu anh): “Ey Allah’ın Resûlü, saçların ağardı, yaşlandın” dedi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): “Beni, Hûd, Vakı’a, Mürselat, Amme yetesaelun ve İza’ş-Şemsü Küvviret sûreleri ihtiyarlattı” cevabını verdi.”
HÛD (ALEYHİSSELAM) SURESİ
(Hadis-i Şerif [658])
Yine İbnu Abbas (radıyallahu anhüma)’ın anlattığına göre, kendisine Cenab-ı Hakk’ın şu mealdeki kelamından sual sorulmuştur: “Bilin ki, onlar, Kur’an okunurken gizlenmek için iki büklüm olurlar. Bilin ki elbiselerine büründüklerinde bile Allah onların gizlediklerini ve açığa vurduklarını bilir. Çünkü o, Kalplerde olanı bilendir (Hud, 5). İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) şu açıklamayı yapmıştır: “Bunlar helada soyununca avret […]
(Hadis-i Şerif [659])
Ebu Musa el-Eş’ari (radıyallahu anh) anlatıyor: Resul-i Ekrem (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Allahu Teala, zalime biraz fırsat tanır, amma bir de yakaladı mı artık paçayı kurtaramaz.” Sonra da şu ayeti okudular: “Allah kasabaların zalim halkını yakalayınca böyle yakalar, yakalaması da şiddetli ve elimdir” (Hid, 102). Tirmizi, rivayetinde: “Fırsat tanır (yümli) değil, “mühlet tanır” (yümhil) olması […]
(Hadis-i Şerif [660])
İbnu Mes’ud (radıyallahu anh) anlatıyor: “Bir adam gelerek: “Ey Allah’ın Resulü! Ben şehrin öbür tarafında bir kadına elledim, cima yapmaksızın onunla nefsimi tatmin ettim. Ve işte ben buradayım, istediğin cezayı ver” dedi. Hz. Ömer atılarak: “Allah seni örtmüş, keşke sen de kendini örtüp açıklamasaydın” dedi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) hiçbir cevap vermedi. Adam kalkıp gitti. Resûlullah […]