Abdullah Büsr radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam bir kavmin kapısına gelince, yüzüyle kapıya dönmezdi. Sağ veya sol omuzunu çevirirdi. Sonra da: “Esselamü aleyküm, esselamü aleyküm!” derdi. Böyle yapışı o sıralarda kapılarda örtü olmayışındandı.”
İSTİ’ZAN (İZİN TALEBİ)
(Hadis-i Şerif [3339])
İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: “Hz. Ömer radıyallahu anh bana anlatmıştı: “Ben Resûlullah aleyhissalatu vesselam’dan üç sefer izin istedim ve bana izin verdi.”
(Hadis-i Şerif [3340])
Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Göz içeri girdi mi artık izin yok.” Bir rivayette de şu ziyade gelmiştir: “İzin istemek görme sebebiyledir.”
(Hadis-i Şerif [3341])
Yine Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Biriniz yemeğe çağırıldığı vakit, elçi ile birlikte gelince bu onun için izin sayılır, (ayrıca izin istemeye gerek yoktur).”
(Hadis-i Şerif [3342])
Ata İbnu Yesar (rahimehullah) anlatıyor: “Bir adam Resûlullah aleyhissalatu vesselam’a sordu: “Annemin yanına girerken izin isteyeyim mi?” “Evet, iste.” “Ama ben evde onunla beraber kalıyorum.” “Annenin yanına girerken izin iste!” “Ama ben ona hizmet ediyorum.” “Annenden izin iste! Anneni çıplak görmen hoşuna gider mi?” “Hayır!” “Öyleyse ondan izin iste!”
(Hadis-i Şerif [3343])
İbnu Mes’ud (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam bana buyurdular ki: “Senin, yanıma girmen için iznin, perdenin kaldırılması ve benim fısıltımı işitmendir. Seni ben men edinceye kadar iznim böyle devam edecek.”
(Hadis-i Şerif [3344])
Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam’a gelmiştim. Kapıyı çaldım. “Kim o?” buyurdular. “Benim!” dedim. (Beni almak üzere) çıktı ama: “Ben! Ben!” diye söyleniyordu. (Belliydi ki kendimi tanıtma tarzımı) beğenmemişti.”
(Hadis-i Şerif [3345])
Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Bir adam Resûlullah aleyhissalatu vesselam’ın hücrelerinden birinden içeriye bakmıştı. Resûlullah aleyhissalatu vesselam elinde bir okla adama kalktı. Onu batırmak için, ihtiyatla adamın üzerine gitmesini seyreder gibiyim.”
(Hadis-i Şerif [3346])
Nesai‘nin bir diğer rivayetinde şöyle gelmiştir: “Bir bedevi, Resûlullah aleyhissalatu vesselam’ın kapısına geldi. Gözlerini kapının kırıklarına yapıştırdı. Resûlullah aleyhissalatu vesselam adamı farketti. Gözünü patlatmak üzere elinde biir çubukla üzerine yürüdü. Adam hemen sırra kadem bastı. Resulullah “Eğer yerinde kalsaydın gözünü oyduydum!” buyurdular.”
(Hadis-i Şerif [3335])
Rıb’i İbnu Hiraş, Beni Amir’e mensub bir adamdan naklediyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam bir evde bulunduğu sırada, yanına girmek için: “Girebilir miyim?” diye izin istedi. Aleyhissalatu vesselam hizmetçisine: “Çık, şu gelene isti’zan adabını öğret, bu maksadla ona: “Esselamün aleyküm, girebilir miyim?” demesini söyle!” buyurdu. Adam bunu işitmişti, (hizmetçiyi beklemeden): “Esselamü aleyküm, girebilir miyim?” dedi. Resûlullah aleyhissalatu […]