Übey İbnu Ka’b (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Şiirde hikmet vardır”
şiir
KÖTÜ ŞİİR(1)
(Hadis-i Şerif [2279])
Ebu Davud‘da İbnu Abbas (radıyalahu anhüma)’dan yapılan bir rivayet şöyledir: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)’a bir bedevi geldi. (Dikkat çekici bir üslubla) konuşmaya başladı. Efendimiz (aleyhissalatu vesselam): “Şurası muhakkak ki beyanda sihir vardır, şurası da muhakkak ki şiirde de hikmetler vardır” buyurdu.”
(Hadis-i Şerif [2280])
Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Sizden birinin içine onu bozacak irin dolması, şiir dolmasından hayırlıdır.” el-Hudri den Müslim‘in kaydettiği bir diğer rivayette şöyle denmiştir: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) yürümekte iken karşısına şiir inşad eden bir şair çıktı. Efendimiz: “Şeytanı tutun” veya “Şeytanı yakalayın” diye emretti.
(Hadis-i Şerif [2281])
Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) şair Hassan İbnu Sabit (radıyallahu anh) için mescide hususi bir minber koymuştu. Hassan, orada kurulup mufahara yapar veya Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)’ı hasımlarına karşı müdafaa ederdi. Aleyhissalatu vesselam: “Allah (c.c.) Hassan’ı, Resûlullah’ı müdafaa ettiği veya onun adına mufahara yaptığı müddetçe Rühu’l-Kudüs’le takviye etmektedir” derdi.”
(Hadis-i Şerif [2282])
Amr İbnu’ş-Şerrid, babasından (Şerrid’den naklen radıyallahu anh) anlatıyor: “Bir gün ben Resûlullah’ın bineğinin arkasına binmiştim. Bir ara bana: “Hafızanda Ümeyye İbnu Ebi’s-Salt’ın şiirinden birşeyler var mı?” diye sordu. Ben: “Evet!” deyince: “Söyle!” dedi. Ben kendisine bir beyt okudum. O yine: “Devam et!” dedi. Ben bir beyt daha okudum. O yine, “Söyle!” emretti. Böylece kendisine yüz […]
(Hadis-i Şerif [2283])
Cabir İbnu Semure (radıyallahu anh) anlatıyor: “Ben, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)’la yüz defadan fazla birlikte oturdum. Ashabı ona şiirler okuyor, cahiliye devriyle ilgili hadiseleri zikrediyorlardı. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) da sakitane onları dinlerdi. Bazan (anlatılanlara) onlarla birlikte tebessüm buyurduğu olurdu.”
(Hadis-i Şerif [2284])
Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Umretu’l-kaza sırasında Mekke’ye girdiği zaman şairi Abdullah İbnu Ravaha, önünde yürüyor ve şu Şiiri okuyordu: “Ey kafir çocukları (Resûlullah’a) yol açın! Bugün ona gelen vahiy adına, size, Öyle bir vururuz ki, tepenizi yerinden uçurur, Ve dostu dostuna unutturur.” Bunu gören Hz. Ömer: “Ey İbnu Ravaha! Sen Resûlullah […]
(Hadis-i Şerif [2285])
Yine Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)’ın (kafilenin yürüyüş temposunu ezgileriyle) canlı tutan bir kölesi vardı, adı Enceşe idi. Bu zat güzel sesli birisiydi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ona: “Ey Enceşe ağır ol! Şişeleri kırma -veya şişeleri sevkederken ağır ol- dedi. Şişe ile zayıf kadınları kastediyordu.”
(Hadis-i Şerif [2286])
Heysem İbnu Ebi Sinan’ın anlattığına göre, bu zat, Ebu Hüreyre (radıyallahu anh)’yı Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)’ı zikrettiği kıssalarında dinlemiştir. (Bu kıssaların birinde) Ebu Hüreyre, Efendimizin şu sözünü nakletmiştir: “0 sizin bir kardeşinizdir, uygunsuz bir söz söylemez.” (Ravilerden Zühri der ki), “Resûlullah, burada İbnu Ravaha’yı kastetmiştir.” (Abdullah İbnu Ravaha, Efendimiz hakkında şu medhiyede bulunmuştur:) “Tan yeri ağarıp […]
(Hadis-i Şerif [2287])
Hz. Bera (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), Kureyza günü, (şairi) Hassan İbnu Sabit’e: “Müşrikleri hicvet, zira Cebrail seninle beraberdir!” dedi.”