Ebu Musa el-Eş’ari radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Ben, ümmetimin yarısının cennete girmesi ile şefaat (sahibi olmam) arasında muhayyer bırakıldım. Ben şefaati tercih ettim. Çünkü şefaat, daha şümullü ve ümmetimin (toptan kurtuluşuna) daha yeterlidir. Şefaati siz müttakilere mahsus mu biliyorsunuz? Hayır! O muttakiler değil günahkarlar, hatalılar ve pis işlere karışan (müslüman)lar içindir.”
ŞEFAAT
(Hadis-i Şerif [5053])
Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Her peygamberin müstecab (Allah’ın kabul edeceği) bir duası vardır. Her peygamber o duayı yapmada acele etti. Ben ise bu duamı Kıyamet gününde, ümmetime şefaat olarak kullanmak üzere sakladım (kullanmayı ahirete bıraktım). Ona inşaallah, ümmetimden şirk koşmadan ölenler nail olacaktır.”
(Hadis-i Şerif [5054])
Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Şefaatim, ümmetimden büyük günah sahipleri içindir.” Tirmizi, şu ziyadeyi kaydeder: “Hz. Cabir radıyallahu anh dedi ki: “Kebair (büyük günah) ehli olmayanın şefaate ne ihtiyacı var!”
(Hadis-i Şerif [5055])
Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Kıyamet gününde, insanlar birbirlerine girecekler. Hz. Adem aleyhisselam’a gelip: “Evlatlarına şefaat et!” diye talepte bulunacaklar. O ise: “Benim şefaat yetkim yok. Siz İbrahim aleyhisselam’a gidin! Çünkü o Halilullah’tır” diyecek. İnsanlar Hz. İbrahim’e gidecekler. Ancak o da: “Ben yetkili değilim! Ancak Hz. İsa’ya gidin. Çünkü o […]
(Hadis-i Şerif [5056])
Yine Sahiheyn ve Tirmizi‘nin Ebu Hureyre’den kaydettikleri bir rivayet şöyledir: “Biz bir davette Resûlullah ile beraberdik. Ona sofrada hayvanın ön budu(n dan bir parça) ikram edildi. Bud hoşuna giderdi. Ondan bir parça ısırdı ve: “Ben Kıyamet günü ademoğlunun efendisiyim! Acaba bunun neden olduğunu biliyor musunuz? (Açıklayayım:) Allah o gün, öncekileri ve sonrakileri tek bir düzlükte […]
(Hadis-i Şerif [5057])
Yezid İbnu Süheyb el-Fakir anlatıyor: “Haricilerin görüşlerinden biri içime işlemişti, Haccetmek, sonra da (propaganda yapmak üzere) insanların karşısına çıkmak arzusuyla, kalabalık bir grup içerisinde yola çıktık. Medine’ye uğradık. Orada Cabir İbnu Abdillah radıyallahu anh, insanlara hadis rivayet ediyordu. Bir ara cehennemlikleri zikretti. Ben: “Ey Resûlullah’ın arkadaşı! Sen ne konuşuyorsun? Halbuki Allah Teala Hazretleri: “(Ey Rabbim!) […]
(Hadis-i Şerif [5058])
Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Kıyamet günü, cehennemliklerin, dünyada en müreffeh olanı getirilerek ateşe bir kere batırılacak. Sonra: “Ey ademoğlu denilecek. (Cehennemde) hiç nimet gördün mü? Sana hiç hayır uğradı mı?” “Hayır! Ey Rabbim, vallahi hayır!” diyecek. Sonra cennetliklerden dünyüdü en fakir olan getirilecek. O da cennete bir sokulup çıkarılacak […]
(Hadis-i Şerif [5059])
Yine Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Allah Teala Hazretleri azabı en hafif olan cehennemliğe: “Eğer dünya her şeyiyle senin olsaydı, şu azabdan kurtulmaya bedel, fidye olarak verir miydin?” diye soracak. Adam: “Evet!” diyecek. Rabb Teala bunun üzerine: “Sen daha Hz. Adem’in sulbünde iken ben senden bundan daha hafifini istemiş: “Bana hiçbir […]
(Hadis-i Şerif [5060])
İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Cennetlikler cennette, cehennemlikler de cehennemde oldukları zaman ölüm getirilir. Cennetle cehennemin arasına konup orada kesilir. Sonra bir münadi nida eder: “Ey ehl-i cennet! Artık ebediyet var, ölüm yok! Ey ehl-i nar! Artık ebediyet var, ölüm yok! Cennetliklerin sürûru bununla daha da artar. Cehennemliklerin de hüznü […]