Yahya İbnu Ebi Raşidin İbnu Ömer’den naklettiğine göre, İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)’ın şöyle söylediğini işitmiştir: “Kim şefaat ederek, Allah’ın haddlerinden birinin tatbik edilmesine mani olursa Aziz ve Celil olan Allah’a muhalefet etmiş olur. Kim bilerek batı1 bir davayı kazanmaya çalışırsa ondan vazgeçinceye kadar Allah kendisine buğzeder. Kim mü’mine onda olmayan bir kötülüğü […]
HADDLERDE ŞEFAAT VE MÜSAMAHA HAKKINDA
(Hadis-i Şerif [1622])
Zübeyr İbnu’l-Avvam (radıyallahu anh)’ın anlattığnna göre, hırsızı yakalayıp sultana götürmekte olan bir adama rastlar. Zübeyr adamı salıvermesi için lehinde şefaatte bulunur. Adam: “Hayır, sultana ulaştırıncaya kadar onu salmam” der. Zübeyr (radıyallahu anh) şu açıklamayı yapar: “Şefaat, sultana ulaşmadan önce caizdir. Sultana ulaştı mı, ondan sonra şefaat yapan da, şefaati kabul eden de mel’undur.”
(Hadis-i Şerif [1623])
Saffan İbnu Ümeyye (radıyallahu anh) anlatıyor: “Mescide uyumak üzere ridasını yastık yaparak uzanmıştı. Uyurken bir hırsız gelip ridasını aldı. Ama Saffan (uyanarak) hırsızı yakaladı, doğru Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)’e götürdü. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) derhal elinin kesilmesini emretti. Saffan: “Ey Allah’ın Resûlü, ben bunu istememiştim, ridam ona sadaka olsun!” dedi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): “Onu bana getirmezden […]
(Hadis-i Şerif [1624])
Hz. Aişe anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): “Elinizden geldikçe hadd cezalarını Müslümanlardan defedin. (Muteber) bir özrü varsa hemen salıverin. Zira imamın yanlışlıkla affetmesi yanlışlıkla ceza vermesinden daha hayırlıdır.” Ebû Davud’da yine Hz. Aişe’den gelen bir rivayette: “Hz. Peyganber (aleyhisalatu vessalam): “İtibarlı kimsalerin hudud dışındaki zellelerinden vazgeçin” buyurmuştur.”
(Hadis-i Şerif [1625])
İbnu’l-Müseyyeb (rahimehullah) anlatıyor: “Eslem kabilesinden Hezzal denen bir adam, bir başkasını Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)’a zina isnad ederek şikayet etti. Bu hadise:”Namuslu ve hür kadınlara (zina isnadıyla) iftira atan, sonra (bu babta) dört şahit getirmeyen kimselerin her birine de seksen deynek vurun” (Nur 4) ayetinin nüzülündan önce idi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) adama: “Ey Hezzal, onu ridan […]
(Hadis-i Şerif [1626])
Hani’ İbnu Niyar (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): “Allah’ın haddlerinden bir hadd olmadıkça hiç kimse on kırbaçtan fazla dayağa mahkum edilemez”buyurdu.”
(Hadis-i Şerif [1627])
Hakim İbnu Hizam (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) mescidde kısas infazını, şiir okunmasını ve haddlerin tatbik edilmesini yasakladı.”
(Hadis-i Şerif [1628])
Ebû Ümame İbnu Sehl İbni Huneyf, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)’ın Ensari bazı sahabelerinden naklen anlatıyor: “Ensar’dan bir adam hastalandı ve çöktü, öyleki bir kemik bir deriye döndü. Bir ara Ashab’dan birine ait bir cariye hastanın yanına girmişti. Adam, ona müncezib oldu ve temasta bulundu. Bu sırada, kavminden kendisine geçmiş olsun ziyaretine gelenler oldu. Yaptığı işi onlara […]
(Hadis-i Şerif [1629])
Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Kim bir hadd cürmü işler de, cezası dünyada verilirse, Allah’ın adaleti kuluna ahirette ikinci sefer ceza vermeye müsaade etmez. Kim de bir hadd cürmü işlemiş, Allah da onun günahını örtmüş ve affetmiş ise, Allàh’ın keremi affettiği.şeyden dolayı ona dönüp ceza vermeye müsaade etmez.”
(Hadis-i Şerif [1630])
Yine Hz. Ali (radıyallahu anh) arılatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: ” Kalem üç kişiden kaldırılmıştır: Uyanıncaya kadar uyuyandan, ihtilam oluncaya kadar çocuktan, aklı erinceye kadar mecnundan.” Ebû Davud, diğer bir rivayette şu ziyadeyi kaydetmiştir: “. .yaş sebebiyle aklı fesada uğrayandan. . .”