İmran İbnu’I-Husayn radıyallahu anh anlatıyor: “Nafi’ İbnu’l-Ezrak ve arkadaşları geldiler ve bana: “Ey İmran helak oldun (dinden çıktın)!” dediler. İmran: “Hayır! İmran helak olmadı (dinden çıkmadı)” dedi. Onlar ısrarla: “Evet evet helak oldun!” dediler. İmran: “Beni helak eden şey nedir?” dedi. Onlar: “Allah Teala hazretleri: “Fitne olmasın, dinin tamamı Allah için olsun diye onlarla savaşın” buyuruyor” dediler. İmran: “Evet biz onlarla savaştık ve hatta onları sürdük. Dinin tamamı Allah içindi. Dilerseniz, ben size Resûlullah aleyhissalatu vesselam’dan işittiğim bir hadisi rivayet edeyim!” dedi. Onlar: “Onu Resûlullah aleyhissaltu vesselam’dan sen mi işittin?” dediler. İmran: “Evet! Ben gördüm ki, Resûlullah, müşriklere karşı müslümanlardan müteşekkil bir ordu gönderdi. Askerler müşriklerle karşılaşınca, aralarında çok şiddetli bir savaş oldu. Müşrikler mağlup olup sırtlarını müslümanlara verdiler (saf dışı oldular). Sonra benim yakınlarımdan bir adam müşriklerden birine mızrakla saldırdı. Adamın üzerine yürüyünce, müşrik Eşhedü en lailahe illallah (Allah’tan başka ilah olmadığına şehadet ederim), ben müslümanım” dedi. Fakat müslüman asker ona mızrağını saplayıp adamı öldürdü. Adam Resûlullah aleyhissalatu vesselam’ın yanına gelip: “Ey Allah in Resülü! Helak oldum! (Yani büyük bir günah işledim)” dedi. Aleyhissalatu vesselam bir iki sefer: “Ne yaptın?” diye sordu. Adam yaptığını olduğu gibi anlattı. Resûlullah aleyhissalatu vesselam adama: “Kalbini yarıp içinde ne olup olmadığına bakmalı değil miydin?” dedi. Adam:
“Ey Allah’ın Resülü! Eğer kalbini yarsaydım içindekini bilebilir miydim ?” diye sordu . Aleyhissalatu vesselam: “Sen adamın hem sözünü kabul etmiyorsun hem de kalbindekini bilmiyorsun (olur mu böyle şey!)” dedi. İmran sözlerine devam etti: “Sonra Resûlullah aleyhissalatu vesselam, adam hakkında bir şey söylemedi. Adam da az bir zaman yaşadı. Nihayet öldü. Biz onu defnettik. Ertesi günü adamın cesedi yerüstünde görüldü. Halk: “Belki de bir düşman, kabrini deşip (kötülük için çıkarmıştır)” dedi. Tekrar onu defnettik. Gençlerimize mezarı başında nöbet tutmalarını söyledik. Buna rağmen cesedi tekrar mezardan dışarı atıldı. “Bekleyen gençlerimiz uyumuş olabilirler” diye düşündük. Bir kere daha onu defnettik. Bu sefer mezarını kendimiz bekledik. Ertesi gün yine cesedi kabirden dışarı atıldı. Bunun üzerine, adamın cesedini dağlar arasında bir geçide attık.”
Hadise, bir başka rivayette İmran İbnu’I-Husayn tarafından (biraz farkla) şöyle anlatılmıştır: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam bizi bir seriyyeye göndermişti. Sonra (savaşın bitiminde) müslümanlardan biri, müşriklerden birine saldırdı…” hadisi yukarıdaki gibi anlattı. Şu ilavede bulundu: “Toprak onun cesedini dışarı attı. Biz durumu Resûlullah’a haber verdik. Aleyhissalatu vesselam: “Bu toprak, ondan daha şerir insanları da kabul eder. Fakat Allah Teala hazretleri, size “la ilahe illallah” kelamının hürmetinin büyüklüğünü ders vermek istedi.”