Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: “Ey Allah’ın Resûlü!” dedim. Uhud’dan daha kötü bir gün yaşadın mı?”
“Senin kavminden neler çektim neler. Onlardan en kötü hal Akabe günü başıma geldi. O zaman kendimi İbnu Abdiyalil İbni Abdi Külal’e arzetmiştim. Teklif ettiğim şeye müsbet cevap vermedi. Ben de üzgün vaziyette yüzümün doğrultusunda yürüdüm. Karnu’s-Se’alib nam mevkide kendime gelebildim ve başımı kaldırdım. Baktım ki, bir bulut bana gölge yapıyor. Bir de ne göreyim, bulutun içerisinde Cibril aleyhisselam! Bana bağırdı ve:
“Allah Teala Hazretleri, kavminin sana neler söylediğini, seni nasıl reddettiğini işitti. Sana dağlar meleğini gönderdi, ta ki kavmin hakkında dilediğini emredesin!” dedi. Bunun üzerine dağlar(a müekkel) melek bana seslenip, selam verdikten sonra:
“Ey Muhammed! Allah Teala Hazretleri, kavminin sana söylediği sözü işitti. Ben dağlar meleğiyim. Allah beni sana dilediğini emretmen için gönderdi. Öyleyse haydi ne dilersen dile! Eğer üzerlerine iki Ahşeb’i kapamamı dilersen kapayayım!” dedi.”
Aleyhissalatu vesselam:
“Hayır! Bilakis, Allah’ın onların sulbünden Allah’a ihlasla ibadet edip hiçbir şeyi ortak koşmayacak kimseler çıkarmasını dilerim” dedi.”