Ebu Said (radiyallahu anh) anlatıyor: “Muhacirlerin fakirlerinden bir grupla birlikte oturmuştum. Bunlardan bir kısmı, bir kısmı (nın karaltısından istifade) ile çıplaklıktan korunuyordu. Bir kadın da bize (Kur’an) okuyordu. Derken Resulullah (aleyhissalatu vesselam) çıkageldi ve üzerimizde dikildi. Resulullah’ın yanımızda dikilmesi üzerine kadın okumayı bıraktı. Resulullah da selam verdi ve: “Ne yapıyorsunuz?” diye sordu. “Ey Allah’ın ResuIu! dedik, o karımızdır, bize (Kur’an) okuyor. Biz de AIIah Teala’nın kitabını dinliyoruz.” Bunun üzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam): “ümmetim arasında, kendileriyle birlikte sabretmem emredilen kimseleri yaratan Allah’ıma hamdolsun!” dedi. Sonra, kendisini bizimle eşitlemek üzere Resulullah, ortamıza oturdu. Ve eliyle işaret ederek: “şöyle (halka yapın)” dedi. Cemaat hemen etrafında halka oldu, yüzleri ona döndü. Ebu Said der ki: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam)’ın onlar arasında benden başka birini daha tanıyor görmedim. (Herkes yeni baştan vaziyetini alınca) Resulullah şu müjdeyi verdi: “Ey yoksul muhacirler, size müjdeler olsun! Size kıyamet günündeki tam nuru müjde ediyorum. Sizler cennete, insanların zenginlerinden yarım gün önce gireceksiniz. Bu yarım gün, (dünya günleriyle) beşyüz yiI eder.”

Ebu Davud, İlim 13, (3666); Tirmizi, Zühd 37, (2352).
?..