Rafi’ İbnu Hadic (radıyallahu anh) anlatıyor: “Bir seferde Resûlullah (aleyhissalatü vesselam) ile birlikte idik. (Bu esnada) bir deve huysuzluk edip kaçtı. Peşine düştüler. Ama takipçileri yordu. Bir adam deveye bir ok gönderdi. Derken Allah (c.c.) onu durdurdu. Aleyhissalatu vesselam Efendimiz:

“Bu hayvanların kaçkınları var, tıpkı vahşi kaçkınlar gibi. Onlardan biri size galebe çalacak olursa, ona böyle davranın!” dedi. Ben:

“Ey Allah’ın Resülü, biz yarın düşmanla karşılaşacağız, yanımızda (hayvan kesecek) bir bıçağımız yok. (Hin-i hacette) kamışla keselim mi?” diye sordum. Bana:

“Bolca kanı akıtılan ve üzerine Allah’ın ismi zikredilenin etini yeyiniz. Diş ve tırnak(la kesmek caiz) değildir. Size (bunun sebebini) söyleyeceğim; “Diş kemiktir, tırnak ise, Habeşlilerin bıçağıdır.”

Buhari, Şirket 3, 16, Cihad 191, Zebaih 15, 18, 20, 23, 36, 37; Müslim, Edahi 21, (1968); Tirmizi, Ahkam 5, (1491,1492); Ebu Davud, Edahi 15, (2821); Nesai, Dahaya 20, 21, 26, (7, 226, 227).
?..