Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): “Namazdan önce kurban kesmiş olan (bilsin ki, kestiği kurban değildir, ailesine et takdim etmiştir), yeniden kessin!”buyurdu.”
KURBAN KESMENİN YERİ VE ZAMANI
(Hadis-i Şerif [1469])
Bera (radıyallahu anh) anlatıyor: “Ebu Bürde İbnu Niyar (radıyallahu anh) namazdan önce kurbanını kesmişti. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ona: “Kurbanını yenile!” dedi. Ebu Bürde: “Ey Allah’ın Resûlü, benim sadece bir oğlağım var. Ancak nazarımda yıllanmış olandan daha kıymetlidir!” deyince: “Öbürünün yerine bunu kurban et. Ancak oğlak senden sonra, kimseye kurban için yeterli olmayacak!” dedi.”
(Hadis-i Şerif [1470])
İmam Malik’e ulaştığına göre, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), Mina’da şöyle demiştir: “İşte kurban kesilen yer. Mina’nın her tarafı kesim yeridir.” Umre sırasında da şöyle buyurmuştur: “Burası kurban kesme yeridir.” “Burası” sözü ile Merve’yi kastedmiştir. Mekke’nin bütün geçit ve yolları kurban kesme yeridir.”
(Hadis-i Şerif [1471])
Nafi’ (rahimehullah) anlatıyor: “Kim bir bedene kesmeye nezrederse, artık devesine alamet olarak iki nalın takar, (hörgücünü kanatarak) nişan vurur, sonra da onu Beytullah’ın yanında veya Mina’da yevm-i nahrde (bayramın birinci günü) keser. Kurban için bir başka kesim yeri yoktur. Kim de deve veya sığırdan cezûr adamış ise onu dilediği yerde keser.”
(Hadis-i Şerif [1472])
Yine Nafi’nin anlattığına göre İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) şu açıklamayı yapmıştır: “Kurban günleri, yevm-i nahr’den sonra iki gündür.” İmam Malik der ki: “Bana, bunun aynısı Ali İbnu Ebi Talib (radıyallahu anh)’den de ulaştı.”