İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Hz. Üsame (radıyallahu anh) Arafat’tan Müzdelife’ye kadar Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)’ın terkisinde idi. Sonra Müzdelife’den Mina’ya kadar da Fadl İbnu Abbas’ı terkisine aldı. Her ikisi de: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) büyük şeytanı (Cemretu’1-Akabe) taşlayıncaya kadar telbiyeyi bırakmadı” demiştir.”
ARAFAT VE MÜZDELİFE’DE TELBİYE
(Hadis-i Şerif [1411])
Said İbnu Cübeyr anlatıyor: “Ben, İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) ile Arafat’ta beraberdim. Bir ara bana: “Niye halkın telbiyesini işitmiyorum?” diye sordu, ben kendisine: “Muaviye (radıyallahu anh)’den korkuyorlar!” dedim. Bunun üzerine: “Lebbeyk Allahümme lebbeyk, bu insanlar Ali’ye buğuzları sebebiyle sünneti terketmişler!” diyerek çadırından çıktı.”
(Hadis-i Şerif [1412])
Muhammed İbnu Ebi Bekr es-Sakafi anlatıyor. Arafat’tan Mina’ya gelirken, beraberindeki Enes İbnu Malik (radıyallahu anh)’e telbiyeden sorarak: “Siz Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ile nasıl yapıyordunuz?” dedim. Bana: “Dileyen telbiye getirirdi, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) müdahale etmezdi. Dileyen tekbir getirirdi, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)ona da mudahale etmezdi! Dileyen de tehlil getirirdi, ona da müdahale etmezdi. Bizden kimse, (farklı zikirler […]
(Hadis-i Şerif [1413])
Ca’fer İbnu Muhammed babasından naklen anlatıyor: “Hz. Ali (radıyallahu anh), haccda, arefe günü güneşin zeval noktasına gelmesine kadar telbiyeye devam eder, ondan sonra keserdi.”
(Hadis-i Şerif [1414])
Hz. Üsame (radıyallahu anh) anlatıyor: “Arafat’da ben Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)’ın devesinin terkisinde idim. Bir ara dua için ellerini kaldırmıştı. (O esnada) deve, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)’ı eğdi.Derken yuları düştü. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) yuları elinin biriyle tutup, diğer elini kaldırarak duasına devam etti.”