Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Cennete giren hiç kimse dünyaya geri dönmek istemez, yeryüzünde olan her şey orada vardır. Ancak şehid böyle değil. O, mazhar olduğu ikramlar sebebiyle yeryüzüne dönüp on kere şehit olmayı temenni eder. ” Bir rivayette şu ziyade mevcut: “.. Şehid hariç, o, şehidlik sebebiyle mazhar olduğu […]
ŞEHADET VE ŞEHİDİN FAZİLETİ
(Hadis-i Şerif [987])
İbnu Ebi Umeyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Allah yolunda öldürülmem; bana bütün evlerde ve çadırda yaşayanların benim olmasından daha sevgilidir.”
(Hadis-i Şerif [988])
Hz. Muğire (radıyallahu anh) dedi ki: “Peygamberimiz (aleyhissalatu vesselam), Rabbimizin risaletini getirmiştir. Bir de bize bildirdi ki, bizden kim öldürülürse cennetlik olacaktır. Bu sebeple biz, ölümü, sizin hayatı sevdiğinizden daha çok seviyoruz.”
(Hadis-i Şerif [989])
Ebu Katade (radıyallahu anh) anlatıyor: “Bir adam sordu: “- Ey Allah’ın Resûlü, Allah yolunda öldürüldüğüm takdirde, bütün hatalarım örtülecek mi?” Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) : ” Evet, sen sabreder, mükafaat bekler, geri kaçmadan ileri atılır vaziyette olduğun halde öldürülürsen!” diye cevap verdi. Ve adama sordu: ” Nasıl sormuştun?” Adam sorusunu aynen yeniledi. Bunun üzerine aleyhissalatu vesselam […]
(Hadis-i Şerif [990])
Müslim, Abdullah İbnu Amr İbni’l-As (radıyallahu anhüma)’dan şunu kaydeder: “- Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) şöyle buyurdular: “Şehidin -borç hariç- bütün günahları affedilir.”
(Hadis-i Şerif [991])
Fadale İbnu Ubeyd anlatıyor “Hz Ömer (radıyallahu anh)’i dinledim, “Hz. Peygamber’den işittim” diyerek şu hadisi rivayet etti: “Dört çeşit şehid vardır: 1- İmanı kavi mü’min kişi düşmanla karşılaşır, öldürülünceye kadar Allah sadık kalır. İşte bu kıyamet günü, insanların gıbta ile gözlerini kaldırıp bakacakları gerçek şehiddir. -Bunu yaparken başını kaldırır ve kalansuvesi yere düşer- (Fadale der […]
(Hadis-i Şerif [992])
Yahya İbnu Said (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) (Bedir’de bizleri) cihada teşvik etti, cenneti hatırlattı. Bu sırada Ensar’dan biri, elindeki hurmalardan yemekte idi. Birden: “Ben şunları bitirinceye kadar oturacak olursam dünyaya fazla hırs göstermiş olacağım” dedi ve ellerindeki hurmaları fırlatarak kılıncını çekip öldürülünceye kadar savaştı.”
(Hadis-i Şerif [993])
Hz. Bera (radıyallahu anh) anlatıyor: “Zırh giyinmiş bir adam gelerek: “Ya Resûlullah! Hemen savaşa mı katılayım, Müslüman mı olayım?” diye sordu. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): ” Müslüman ol, sonra savaşa katıl”dedi. Adam Müslüman oldu, savaşa katıldı ve öldürüldü. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) onun hakkında: Az bir amelde bulundu fackat çok şey kazandı!” buyurdu.
(Hadis-i Şerif [994])
Raşid İbnu Sa’d, ashaba mensup birinden naklen anlatıyor: “Bir zat Resûlullah’a gelip: “Ey Allah’ın Resûlü, niye şehid dışında kalan mü’minler kabirde imtihan edilirler?” diye sordu. Resûlullah şu cevabı verdi: “Şehidin ölüm anında tepesinin üstünde kılıç parıltısını hissetmesi imtihan olarak ona kafidir.”
(Hadis-i Şerif [995])
Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Şehidin ölüm (darbesinden) duyduğu ızdırab sizden birinin çimdikten duyduğu ızdırap kadardır.”