Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: “Bir köle gelerek Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)’e hicret etmek üzere biat etti, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) onun köle olduğunu sezemedi. Arkadan efendisi onu aramaya geldi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ona: “Onu bana sat” buyurdu ve köleyi iki siyah köle mukabilinde satın aldı.”
Hayvan vs. İle İlgili Teferruat
(Hadis-i Şerif [331])
Abdullah İbnu Amr İbni’l-As (radıyallahu anh)’ın anlattığına göre, “Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) kendisine bir ordu hazırlamasını emretmiştir. Mevcut develer (askerlere) yetmedi. Bunun üzerine Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) (devesi olamayanlar için, bilahere) hazine develerinden ödenmek üzere deve te’min etmesini emretti. (Böylece Abdullah) zekat yoluyla hazineye gelecek develerden iki adedi karşılığında bir deve temin ediyordu.”
(Hadis-i Şerif [332])
Ali İbnu Ebi Talib (radıyallahu anh)’in anlattığına göre, “Devesini yirmi küçük dev mukabilinde veresiye olarak satmıştır”
(Hadis-i Şerif [333])
İbnu Ömer (radıyallahu anh)’in anlattığına göre, “Kendisi, satıcının zimmetinde bulunan bir binek devesini, Rebeze’de bulunan dört küçük deve mukabilinde satın almıştır.”
(Hadis-i Şerif [334])
Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: “Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) şöyle buyurdular: “İki hayvan, veresiye olarak bir hayvana mukabil satılamaz. Peşin satılırsa bunda bir beis yok.”
(Hadis-i Şerif [335])
Semüre İbnu Cündeb (radıyallahu anh) anlatıyor: “Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) hayvanın hayvanla veresiye satışını yasaklamıştır.”
(Hadis-i Şerif [336])
İbnu Şihab anlatıyor: “Said İbnu’l-Müseyyeb derdi ki: “Hayvanda riba yoktur. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) hayvan satışını üç hususta yasakladı: el-Mezamin, el-Melakih ve Habelu’l-habele. Mezamin: Dişi devenin karnındaki yavru demektir. Melakih: Erkek devenin belinde bulunan (ve dişiyi dölleyen) şey demektir. Habelu’l-habele: “Hamile develerin hamile kalması yani, dişi develerin karnındaki ceninin doğuracağı yavrunun satımı. İmam Malik, bu […]
(Hadis-i Şerif [337])
İmam Malik’e ulaştığına göre, bir adam İbnu Ömer (radıyallahu anh)’e gelerek: “Ben birisine bir borç verdim. Bana, bunu daha üstün bir şekilde iadesini şart koştum” dedi ve hükmünü sordu. İbnu Ömer (radıyallahu anh): “Bu ribadır” diye cevap verdi ve şu açıklamada bulundu: “Borç verme işi üç şekilde cereyan eder. 1. Borç vardır, bunu vermekle sadece […]
(Hadis-i Şerif [338])
Mücahid’in anlattığına göre, “İbnu Ömer (radıyallahu anh) bir miktar borç para aldı. Bunu sahibine daha iyi bir şekilde ödedi. Borç veren adam: “Bu verdiğimden efdaldir (fazladır) diyerek almak istemedi. İbnu Ömer adama: “Biliyorum, ancak için bu şekilde rahat edecek” dedi.
(Hadis-i Şerif [339])
Salim (radıyallahu anh) anlatıyor: “İbnu Ömer (radıyallahu anh)’e belli bir vade ile bir başkasında alacağı bulunan adam, parasını daha çabuk alabilmek için bir kısmından vaz geçecek olsa? diye sordular. İbnu Ömer bunu hoş görmedi ve bu davranışı yasakladı.”