Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam şöyle yalvardılar: “Allahım! Ben, senin pak, güzel, mübarek ve yüce nezdinde en sevimli olan, onunla dua edildiği taktirde hemen icabet ettiğin, onunla senden istenince hemen verdiğin, onunla rahmetin talep edilince rahmetini esirgemediğin, onunla kurtuluş talep edilince kurtuluş verdiğin isminle senden istiyorum.”

Hz. Aişe’nin belirttiğine göre, bir başka gün Aleyhissalatu vesselam’ın, kendisine “Ey Aişe! Kendisiyle dua edildiği taktirde icabet ettiği ismi, Allah’ın bana gösterdiğini sen biliyor musun?” diye sormuştu. Hz. Aişe der ki: “Ben: “Ey AIlah’ın Resülü! Annem babam sana feda olsun, onu bana da öğret!” dedim. “Ey Aişe onu sana öğretmem uygun düşmez!” buyurdu. Bu cevap üzerine ben de oradan uzaklaşıp bir müddet tek başıma oturdum. Sonra kalkıp, başını öptüm ve: “Ey Allah’ın Resülü! Onu bana öğret” diye ricada bulundum. O yine: “Onu sana öğretmem uygun olmaz, ey Aişe! Onunla senin dünyevi bir şey talep etmen uygunsuz olur” buyurdu.”

Hz. Aişe devamla der ki: “Ben de kalkıp abdest aldım, sonra iki rekat namaz kıldım, sonra: “Allahım! Sana Allah isminle dua ediyorum. Sana Rahman isminle dua ediyorum.Sana Birrurrahim isminle dua ediyorum. Sana bildiğim ve bilmediğim güzel isimlerinin hepsiyle dua ediyorum. Bana mağfiret et, rahmet eyle” diye dua ettim.”

Aişe devamla der ki: “Bu duam üzerine Resûlullah aleyhissalatu vesselam güldü ve: “İsm-i azam, senin yaptığın şu duanın içinde geçti” buyurdu.”