Abdullah İbnu Amr İbni’I-As radıyallahu anhüma anlatıyor:

“Resûlullah aleyhissalatu vesselam’la birlikte bir ölü defnettik. Defin işi bitince Aleyhissalatu vesselam’la birlikte ölünün (çıktığı evin) kapısının hizasına kadar geldik. Orada gelmekte olan bir kadınla karşılaştık. Zannımca, Aleyhissalatu vesselam onu tanıdı. Bu, Hz. Fatıma radıyallahu anha idi.

“Evden niye ayrıldın?” diye sordu.

“Şu ölünün sahibine geldim. Ölülerine olan merhamet duygularımı onlara ifade ettim. (Allah rahmet etsin dedim) -veya ölüleri sebebiyle onlara taziyede (başsağlığı dileğinde) bulundum-” dedi. Aleyhissalatu vesselam:

“Belki sen onlarla birlikte kabirlere kadar vardın!?” dedi. Hz. Fatıma:

“Allah korusun! O hususta sizin zikrettiğiniz günahı işittim, (hiç kabre kadar, gider miyim!)” dedi. Aleyhissalatu vesselam:

“Eğer onlarla kabirlere kadar gitmiş olsaydın…” diyerek ciddi bir tehditte bulundu.

Ravilerden biri, “Küd “dan maksadın kabirler olduğunu zannederim” dedi.”

Ebu Davud, Cenaiz 26, (3123); Nesai, Cenaiz 27, (4, 27).
?..