Hz. Ebu Zerr radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam seslendiler:

“Ey Ebu Zerr!

“Buyurun, Ey Allah’ın Resûlü, emrinizdeyim!” dedim.

“İnsanlara (kitle halinde) ölüm isabet edip, kabirlerin (ücretli) hizmetçiler tarafından kazılacağı zaman ne yapacaksın?” buyurdular.

“Benim için Allah ve Resûlü neyi ihtiyar buyurursa onu yaparım!” dedim.

“Sabrı tavsiye ederim!” buyurdular -veya sabredersin! dediler- ve sonra bana tekrar seslendiler:

“Ey Ebu Zerr!”

“Buyurun ey Allah’ın Resûlü, sizi dinliyorum!” dedim.

“Zeyt mıntıkasının taşları kanda boğulduğunu gördüğün zaman ne yapacaksın?”

“Allah ve Resûlü benim için neyi ihtiyar buyurursa onu!” dedim.

“Sana kendilerinden olduğun yakınlarını tavsiye ederim!” dedi. Ben sordum:

“Ey Allah’ın Resulü! (O zaman) kılıcımı alıp omuzuma koymayayım mı?”

“Böyle yaparsan (fitneci) kavme ortak olursun!” buyurdular.

“Bana ne emredersiniz!” dedim.

“Evine çekil!” buyurdular.

“Evime girilirse?” dedim.

“Eğer kılıcın parıltısının seni şaşırtacağından korkarsan, elbiseni yüzüne ört. Gelen hem senin günahınla, hem de kendi günahıyla dönsün!” buyurdular.”

Ebu Davud, Fiten 2, (4261); İbnu Mace, Fiten 10, (3958).
?..