Ali İbnu Ebi Talib radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam bir seriyye gönderdi ve birliğin başına Ensar’dan bir zat koydu ve askerlere komutanlarına itaat etmelerini emretti. (Sefer esnasında komutan, bir meseleden) öfkelenip:
“Resûlullah aleyhissalatu vesselam bana itaat etmenizi emretmedi mi?” dedi. Hepsi de: “Evet emretti!” dediler.
“Öyleyse, dedi, derhal bana odun toplayın!” Hemen otun toplanmıştı. Bu sefer:
“Ateş atın!” emretti. Ashab (odun yığınına) ateş attı. Komutan:
“İçine girin!” emretti. Girmek üzere ilerlediler. Ancak birbirlerinden tutup:
“Biz, ateşten kaçarak Resûlullah aleyhissalatu vesselam’a geldik (şimdi ateşe girmemiz olur mu?)” diyerek girmediler. Öyle durdular. Ateş söndü. Komutanın da öfkesi geçti, Bu vak’a Resûlullah aleyhissalatu vesselam’a intikal edince:
“Eğer girselerdi, Kıyamet gününe kadar bir daha ondan çıkamazlardı! Allah’a isyanda (kula) itaat yok! Taat ma’ruftadır!” buyurdular.”