Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Ebu Cehm İbnu Huzeyfe’yi zekat tahsildarı olarak gönderdi. Adamın biri sadaka ödeme meselesinde onunla inatlaştı. Ebu Cehm (radıyallahu anh) de adama vurup başından yaraladı. Hemen Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)’e gelip:

“Ey Allah’ın Resülü, kısas istiyoruz” dediler. Resûlullah onlara:

“Size şu şu miktir diyet vereyim!” dedi ise de razı olmadılar. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) miktarını daha da artırarak:

“Size şu şu miktar diyet vereyim” dedi. Onlar yine razı olmadı. Hz. Peygamber (daha da artırarak):

“Size şu şu kadar diyet vereyim” dedi. Bu sefer razı oldular.

Bunun üzerine aleyhissalatu vesselam Efendimiz:

“Ben bu akşam halka konuşup, onlara razı olduğunuzu bildireceğim!” dedi. “Pekala” dediler. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) hitabesinde:

“Bu Leysliler bana kısas talebiyle geldiler. Ben onlara (kısasa bedel) şu şu miktar diyet teklif ettim, onlar da razı oldular, siz de razı mısınız?” diye sordu. Fakat berikiler:

“Hayır, razı değiliz!” dediler. Mühacirün onlara kızıp üzerlerine yürüdü. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) onlara dokunmamalarını emretti, Muhacirun da ileri gitmekten vazgeçti. Sonra onları çağırıp, onlara verdiğini artırdı ve sordu:

“Razı oldunuz mu?”

“Evet” dediler. Resûlullah tekrar:

“Ben halka hitap edip, razı olduğunuzu bildireceğim” dedi. Onlar: “Pekala?” dediler. Resûlullah halkı çağırarak:

“Razı mısın?” diye sordu.

“Evet razıyız!” dediler.”

Ebu Davud, Diyat 13, (4534); Nesai, Kasame 24, (8, 35).
?..